bugün

entry'ler (1)

ölen sevgili

insanoğlunun hayatı iki dönemden oluşuyor. ilki acısıyla tatlisiyla kah gülüp kah ağladığın hayat . Diğeri ise canından çok sevdiğin, gözünden sakındığın, bir öperken diğer öpücüğün ardından geldiği, kokusunu her dakika içine çektiğin ve özlemeye daha yanından gitmeden başladığın, hayat arkadasini, ruh eşini kaybettikten sonraki... Ölüm sizden çok uzak çünkü daha gencsiniz bu ihtimal aklından bile geçmez ki. Çok şükür o da sağlıklı sen de. Sadece biraz sinirleriniz yıpranmış o da normal yani, gencsiniz olur öyle şeyler. Geziyorsun tozuyorsun arada seninle ilgilenmediğini düşünüyorsun kapris yapıyorsun, itiraf et kendine bazen seninle ilgilensin diye yalan söylediğini bile oluyor. Çünkü onu seviyorsun, sevdiğin adamı her anında yanında görmek senin hakkın tabi, merak etme kızan yok. Gelecek hayalleri kuruyorsun, planlar yapıyorsun sen farkında bile olmasan her hayalinde o adam, sana karışmış çünkü senin bir parçan olmuş. Mümkün değil kendini bırakıp gidebilmen. Bak yine kavga ettiniz yine onu anlamaya çalışmadın hatta bu sefer biraz da cevrendekilerin gazıyla ağır konuştun. Ya da dur aman neyse ilk kavganiz değil nasıl olsa dönüp dolaşıp senin yanına geliyor. Başka gidecek yeri yok sen başka. Sen onun canısın.

Özür dilerim senden küçük kız , sana "başka gidecek yeri yok" derken bunu hesaba katamadım. Benim aklıma gelmedi sarhoş bir pisliğin son süratle çarparak sevdiğinin canını alacağı. Ben düşünemedim o güzel yüzünün darmaduman olacağını. Ben nereden bilebilirdim onu son kez görmek için hastaneye gittiğinde, tüm cesaretini toplayıp içeri girmek istediğinde abinin önüne geçip, "yok kızım girme" diyeceğini. Öyle ya içerde yatan senin yüz hatlarını ezbere bildiğin adam olmaktan çıkmış...

"Ölmek istiyorum, ölmek istiyorum... Kaçındı kez soyleyisim artık bu ölmek istiyorum... Dayanamıyorum 10 ay oldu bir kez çıkmadın aklımdan sevgilim. isteseydin de ömrümden ömür verseydim, isteseydin de düştüğün yerde altına yol olsaydım canın yanmasaydi hangi kitapta var sevgilim böyle bırakıp gitmek. annem anlatırken duydum darmaduman olmussun taninmayacak haldeymissin, peki ya ben sevgilim? Sen demiştin ya seni nerede görsem tanırım, artık imkansız sevgilim. Sen gittiğinden beri ben bende degilim. sen gözümün önünde yüzünde o çarşafla giderken beni de aldın götürdün. Senin katilin o şofördu benim katilim de sensin bilesin. Gomlegime kokun sinmiş kaybolacak diye giyemiyorum askim. Sen gittiğinden beri saçlarımı da taramiyorum çünkü bana derdin ki saçlarını sadece bana tarat, öyle yapacağım sevgilim, yalnızca sen tarayacaksin. Saçımı kestirdigimde kizmistin ya işte o günden beri uzatıyorum kalbim, yanına geldiğimde mutlu ol diye. Sen sevesin bilirim ben. Aşkım en çok neye üzülüyorum biliyor musun? Senin o her zaman simsicak olan ellerin şuan buz gibidir. Ve belki de artık soğuk olacak bir elin bile kalmamıştır. Benim bakmaya öpmeye sevmeye doyamadigim o güzel yüzün çürümüştür. Dag gibi güçlü bedeninin içi dışı böcek dolmuştur şimdi. Saçların ve tırnakların uzamiyordur. Göğsüme yattığında kalp atışların için şükrederdim, ben geçmişimi geleceğimi hayallerimi inançlarımı şükürlerimi aldın. en önemlisi kalbimi aldın be sevdiğim. Sen gittiğinden beri bu kalp sadece kan pompalıyor. Seni seviyorum sevgilim. Senin günahlarının hepsini burada ben çekeyim. sonra her şey bittiginde sen yine sacimla oyna. Ama bu sefer söz boş yere kavga etmek yok. iyi uykular kalbimin tek sahibi, aşık olduğum adam. Seni seviyorum. Son nefesime dek değil ruhumun olduğu sürece... hoşçakal sevgilim